Ender Emiroğlu sayesinde farkına vardığım, izlemek için son bölümün yayınlanmasını beklediğim, sonra da iki günde insani ihtiyaçlar dışında ara vermeden 10 bölümünü devirdiğim şahane dizi.
2020 yılında, bir grip mutasyonu dünya nüfusunun %99,9’unu öldürür. Dizimiz hastalıktan kurtulanların kurduğu Travelling Symphony adlı tiyatro kumpanyasının başrol oyuncusu olan Kirsten kızımız ve onunla bir şekilde yolu kesişenlerin dünü ve bugünü arasında gidip geliyor.
Felaket sonrası dünya temasının sadece tabak olarak kaldığı, sevgi, dostluk, insanlık ve ilişkilerin asıl yemek olarak servis edildiği harika hatta ötesi bir diziydi. Zaman atlamalarının dozunda kullanıldığı, olayların ince ince örüldüğü, o örgü ile seyircide dozunda bir beklenti yaratan ve yarattığı tüm beklentileri de tatmin ederek son bölümü ile insanı (yani, beni insandan sayarsan) duygudan duyguya götüren Station Eleven’i karda kışta evinde kalanlara şiddetle tavsiye ederim.