Daha önce de bahsettiğim üzere uzun süreli bir şeylere odaklanmaya cesaret edemiyorum bu aralar. Ortalama 30’ar dakikalık 10 bölümden oluşan The Patient yorgunluktan yerimden kalkamadığım bir Pazar gününü geçirmek için biçilmiş kaftandı.
Dr. Alan Strauss alanında tanınmış, kitaplar yazmış Yahudi bir terapisttir. Karısını kanserden yeni kaybetmiştir; kendi gibi terapist olan kızı ile ilişkisini sürdürmekle beraber koyu Yahudi disiplinine kendisini adayan oğlu ile olan ilişkisinde problemler yaşamaktadır. Bir gün tanımadığı bir mekanda ayağından zincirlenmiş olarak uyanır. Kendisini daha önce Gene adı ile tanıtmış ancak gerçek ismi Sam olan hastası tarafından kaçırılmıştır. Sam bir seri katildir ve içindeki öldürme dürtüsünden Dr. Strauss ile özel seanslar yaparak kurtulmayı hedeflemektedir. Sam ile yapacağı seanslar sadece Sam’in değil Alan’ın da iç dünyasında büyük değişikliklere yol açacaktır.
Dizinin başrollerinde The Office dizisindeki rolü ile tanınan Steve Carell ve benim pek sevdiğim About Time filmi ile tanıdığım Domhnall Gleeson rol alıyor. Dizinin konusu orijinal. Ancak baba ile oğul arasındaki problemleri ifade etmek için kullanılan dini detayların, işin bir kenarının illa ki soykırıma değdirilmesi gibi Yahudi lobisi motiflerinin dozu fazla kaçmış bence. Dizi şaşırtmayan sonu ile buruk bir tatmin yaşatarak final yapıyor; bittiğinde karışık hisler içinde olabilirsiniz.
Benim için bir olmazsa olmaz değil ama izlediğime değdiğini düşünüyorum. Psikolojik gerilim tarzı bir dizi izlemeyi düşünürseniz tavsiye ederim.